LAÜ Psikoloji Bölümü Öğretim Üyesi Direktör, öfke kontrolü üzerine bilgilendirmeler yaptı
“Sakinleşmek öfke kontrolünün ilk adımıdır”
Lefke Avrupa Üniversitesi (LAÜ) Psikoloji Bölümü Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Cemaliye Direktör, “Öfke Kontrolü” konusunda açıklamalarda bulundu. Öfkenin herkes tarafından hissedilen temel bir duygu olduğunu belirten Direktör, “Herkes haksızlığa uğradığında veya engellendiğinde öfke duyar. Hafif sinirlilik halinden hiddete kadar tıpkı diğer duygular gibi farklı düzeyde hissedilebilir. Öfkelenmeyi çoğu zaman şiddet veya saldırganlıkla karıştırıyoruz. Bu nedenle de öfkelenmemek için uğraş verip duruyoruz. Öfkelenmekten korkuyoruz” dedi. Öfkenin, özünde sağlıklı ve doğal bir duygu olduğunu belirten Direktör, “Önemli olan onu nasıl ifade ettiğimizdir. Eğer öfkeyi şiddetle ifade ediyorsak, kişiler arası sorunlara, iş yaşantısında bozulmaya, fiziksel veya psikolojik sorunlara neden olabilmektedir” dedi. Direktör, buna bağlı olarak öfke duygusunu kontrol etmenin oldukça önemli olduğuna vurgu yaparak, çoğu zaman vurmak, tokat atmak veya küfür etmenin olumsuz öfke ifadeleri olarak nitelendirildiğini söyledi.
Küsmek de bir öfke ifadesidir
Küsmenin de bir öfke ifadesi olduğunu ve diğerleri gibi uzun süre kullanıldığında zarar verici olabileceğini ifade eden Direktör, “Küsmek, diğerini sevgi ve ilgimizden mahrum bırakarak cezalandırmaktır. Bu nedenle bizi öfkelendiren durumlarla sağlıklı bir şekilde baş edemediğimiz anlamına gelir” dedi. “Sağlıklı bir şekilde ifade edilmeyen öfke, diğerlerinden uzaklaşmamıza ve kendimizi daha da haklı görmemize neden olur. Eğer erken öfkeleniyor ve karşımızdaki ile olan yakın ilişkimizi bozuyorsak ya da hiç öfkelenmiyorsak o zaman öfkemizi sağlıklı bir şekilde kontrol edemediğimizi düşünmeliyiz” diyen Direktör, “Her şeyi bilen bizizdir!” “Haksızlığa uğrayan bizden başkası değildir!” Öfkelendiğimizde doğal olarak kendimizi korumaya alırız ve diğerlerinin söylediklerini duymayız. Gelen sesleri seçerek alırız ki bu da bize saygısızlık edildiğini gösterecek olanların seçilmesidir” şeklinde sözlerine devam etti.
Öfke kontrolü için en etkili yöntem mola yöntemi
“Karşımızdaki bize 10 tane cümle söyler bunların 9’u olumlu 1 tanesi ise olumsuzdur. Eğer öfkelenmişsek sadece o bir adet cümleyi duyar ve öfkemizin düzeyini artırırız. O anda diğerini anlama veya empati kurma becerisinden yoksun kalırız. Bu nedenle öfkelendiğimizde ortaya çıkan tepkilerimizi kontrol altına almalıyız” diyen Direktör, bu öfke kontrolü için en etkili yöntemin mola yöntemi olduğunu belirtti. “Öfkelendiğinizi hissettiğinizde yalnız kalacağınız ancak dinginleşeceğiniz bir yere gidin. Mümkünse yürüyüşe çıkın veya odanıza gidip yalnız kalın. Öfke en az iki kişi arasındadır. Sadece sizin sakinlemeniz yeterli değildir. Karşınızdaki kişinin de sakinleşmesini beklemelisiniz. Başkaları ile konuşmak bazen rahatlatıcı olabilir ancak tartışma konusu anlatıldığında her anlatımda senaryo bizim tarafımızdan yeniden yazılır. Bu da öfkemizin artmasına neden olur. Çözümü zorlaştırır. Onun yerine farklı konularda konuşmak sakinleşmeyi kolaylaştırır. Sakinleşmek öfke kontrolünün ilk adımıdır. İkinci adım ise öfkelendiğimiz kişi ile konuşmaktır” diyen Direktör, ancak unutulmaması gereken bir noktaya dikkat çekerek her bireyin sakinleşme süresinin farklı olacağını ve konuşmadan önce her iki tarafın da sakinlediğinden emin olunmasının gerekli olduğunu dile getirdi.
Sen dili ile yapılan konuşmalar, problemi yeniden harmanladığını ve onun yerine “ben dili” ile konuşmanın gerektiğini belirten Direktör, “Sen hep böylesin, her zaman saygısızlık yapıyorsun, hiç beni düşünmüyorsun” gibi kişiliğe yönelik yapılan olumsuz söylemler öfke kontrolünde yer almamalıdır” dedi. “Bana sesini yükselttiğin zaman iyi bir anne olmadığımı düşündüm, bunu düşünmekten dolayı öfkelendim. Belki de sadece bana kendini anlatmaya çalışıyordun ancak bunun için yüksek sesle bağırmana gerek yok. Ben her zaman senin yanındayım” dediğimiz zaman aslında o anda ne düşünüp ne hissettiğimizi açıklamış oluyoruz” diyen Direktör, karşı tarafa yönelik olumsuz bir eleştiri ile yaklaşılmadığı için de daha sağlıklı iletişim kurulabileceğini belirtti.
Direktör: Stresli olduğumuz zamanlarda öfkeyi kontrol etmek daha zorlaşır
Direktör, “Stresli olduğumuz zamanlarda öfkeyi kontrol etmek daha zorlaşır. Stresi ortaya çıkaran düşüncelerimizin farkına vardığımızda öfkede olduğu gibi abartılmış olduklarını görürüz. Öfkeyi kontrol altına alabilmek için stresle de sağlıklı bir şekilde baş etmemiz oldukça önemli. Bunun içinse yapmamız gereken şey kendimizi tanımak için biraz çaba sarf etmek. Kendimizi izlemek ve gördüklerimizden korkmamaktır” diyerek sözlerini tamamladı.