LAÜ’de “Gıda Katkı Maddeleri ve Risk İletişimi” konulu seminer düzenlendi
Lefke Avrupa Üniversitesi (LAÜ) Sağlık Bilimleri Fakültesi Beslenme ve Diyetetik Bölümü tarafından “Gıda Katkı Maddeleri ve Risk İletişimi” konulu seminer düzenlendi. Seminere, Gazi Üniversitesi Eczacılık Fakültesi Toksikoloji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Bensu Karahalil ve Acıbadem Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Murat Baş konuşmacı olarak katıldı.
Baş: Günümüz küresel toplumunda, gıda krizleri ulusal sınır tanımamaktadır
Seminerdeki sunumunda Baş, “Bilim ve teknolojideki hızlı değişim, mevzuattaki değişiklikler, mevcut sosyo-ekonomik ve sosyo demografik gerçekler gıdalar üzerinde önemli bir etkiye sahiptir. Bir ülkenin gıdası, diğer bir ülkede tüketilebilmektedir. Günümüzde dünyanın her köşesinden her ülkeye kolayca ulaştırılabilecek, aralarından seçim yapılabilecek daha fazla gıda mevcuttur” diyerek, bazen farklı gıda kalite standartlarına sahip gıdalar her yerde bulunabildiğini ve gıda güvenliğinin sınır tanımadığına dikkat çekti.
Baş: Kimyasal madde kullanımı her geçen yıl artmaktadır
“Gıda katkı maddeleri çeşitli fonksiyonlarından dolayı gıdalarda kullanılmaktadır. Gıdanın besleyici değerini korumak ve geliştirmek, duyusal özellikleri (tat, koku, renk, doku) koruyarak ürün kalitesini muhafaza etmek, mikroorganizma üremesine ve oksitlenmeye karşı koruyarak ürün kalitesini muhafaza etmek gibi. Gıda katkı madeeleri, fonksiyonlarına göre de (Renklendiriciler, koruyucular, antioksidanlar, emülsifiyer ve stabilizatörler, asit-baz sağlayıcılar ve tatlandırıcılar, koku verenler ve geniş amaçlılar) sınıflandırılmaktadır. Daha konforlu, sağlıklı ve kaliteli bir yaşam sürdürebilmek için kimyasalların vazgeçilemez özelliklerinden yararlanılırken buna bağlı olarak kimyasal madde kullanımı da her geçen yıl artmaktadır” diyen Baş, kimyasal yönetim sistemleri ile kimyasalların yönetilerek ve olası riskler minimize edilerek her alanda yararlanılmaya çalışıldığını dile getirdi.
Karahalil: Kimyasal maddeler ve sağlık endişesi denilince ilk akla gelen en önemli sağlık endişesi kanserdir
“Kimyasal risklerin gerçekleşme olasılığını bilmenin ve bu riskleri yönetebilmenin ilk koşulu kimyasalın organizmada hangi dozda nasıl olduğunu bilmektir. Analiz teknikleri geliştikce hergün binlerce kimyasala maruz kaldığımız anlaşılmıştır bu da bazı insanlarda irrasyonel bir tutum olan kemofobiye (kimyasal korkusu) neden olmuştur. Kemofobide, tüm kimyasalların zararlı, tüm doğal maddelerin iyi ve sağlıklı olduğunu düşünülmektedir. Deney hayvanlarında yüksek dozda kanser yapan ve gıdaların doğal bileşiminde olan yüzlerce kimyasal madde doğal bir sürecin parçası olarak meydana gelmektedir. Bunlar evrimleşme sırasında kendini diğer canlıların tahribatından korumak için oluşturdukları toksik maddelerdir. Kimyasal maddeler ve sağlık endişesi denilince ilk akla gelen en önemli sağlık endişelerinden biri kanserdir” diyen Karahalil, kimyasalların karsinojenik etkilerine göre sınıflandırılması Dünya Sağlık Örgütüne bağlı Uluslararası Kanser Araştırma Ajansı tarafından yapılmakta olduğunu ifade etti.
Sıfır kimyasal kirlilik taşıyan bir gıda bulmak mümkün değildir
Karahalil sunumunda, gıda güvenliğinden sorumlu uluslararası kuruluşlardan faaliyetlerinden örnekler vererek, gıda katkı maddeleri, JECFA-A Listesi veya FDA-GRAS (Generally Recognise as safe) listesinde yer almıyorsa, katkı maddesi bazı bulaşıları içeriyorsa, üretim izni almadan yasal sınırlamalara uyulmadan üretiliyorsa, belirlenen limitlerin üzerinde kullanılıyor ve Kabul Edilebilir Günlük Alım (ADI) değeri dikkate alınmıyorsa, etiketinde risk grupları için uyarıcı bilgi taşımıyorsa sağlık problemlerine neden olabileceğini belirtti. “İnsan sağlığı üzerine toksik ve karsinojenik olarak değerlendirilen gıda katkı maddelerinin kullanımı yasaklanmıştır. Sıfır kimyasal kirlilik taşıyan bir gıda bulmak mümkün değildir. Bu nedenle gıdalardaki bu sağlığa zararlı kirliliklerin ‘kabul edilebilir risk’ sınırları içine çekilmesi gerekir. Bu ancak toksisite verilerinin güvenirliği, yasal düzenlemelere doğru olarak yansıtılması ve kimyasalların risk yönetimi metodolojisi ile yönetilmesi ile mümkündür” diyen Karahalil, bu metodolojinin, risk değerlendirmesi, risk yönetimi ve risk iletişiminden oluştuğunu ifade etti.
Seminerin sonunda Beslenme ve Diyetetik Bölüm Başkanı Prof. Dr. Cahide Yağmur ve Beslenme ve Diyetetik Bölümü Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Nazal Bardak Perçinci tarafından katılımcılara teşekkür belgeleri takdim edildi.