“Kadına Yönelik Şiddette Konuşulmayan Gerçekler” LAÜ’de konuşuldu
Lefke Avrupa Üniversitesi (LAÜ) Fen-Edebiyat Fakültesi Psikoloji Bölümü tarafından “Kadına Yönelik Şiddette Konuşulmayan Gerçekler” konulu panel düzenlendi. LAÜ Rauf Raif Denktaş Eğitim Kompleksi Konferans Salonu’nda gerçekleşen panelde ilk olarak, Devlet Tiyatroları Sanatçısı Özlem Özkaram tarafından, “Dario Fo Tecavüz” isimli oyun sergilendi. Oyunun ardından, Yrd. Doç. Dr. Enil Afşaroğlu Eren, “Aile İçi Şiddetin Psikolojik Boyutu”, Yrd. Doç. Dr. Zihniye Okray, “Ata Sözü ve Deyişlerle Kadına Yönelik Şiddet” ve Yrd. Doç. Dr. Gülnur Beyazid Işıker ise, “Değişik Ortamlarda Yaşanan Şiddetin Psikodramada Rollerle Ele Alınması” konularında sunum yaptılar.
Afşaroğlu: Aile içi şiddet bireylerde ciddi travmatik yaşantılara neden olur
Kadına yönelik şiddetin; aile içinde bir bireyin hayatının, bedeninin, psikolojik bütünlüğünün ya da özgürlüğünün güç veya zor kullanılarak tehlikeye uğratılması olduğunu ve bireylerin sadece fiziksel değil, cinsel, sözel, duygusal, ekonomik olarak şiddetden etkilendiğini belirten Afşaroğlu, kişinin beden ve ruh sağlığının travmatik olarak bu tip olaylardan zarar gördüğünü ifade etti.
Şiddet gören bir kadın depresif bir annedir
Kadınların aile içinde yaşamış olduğu şiddetin çeşitlerine değinen Afşaroğlu, toplum içinde farklı şiddet gören kadınların, depresif birer anne olduğunu ve aile içindeki şiddete görsel ya da işitsel olarak tanık olan çocukların ise ‘unutulmuş kurbanlar’ olduğunu söyleyerek, farklı biçimde şiddet görmüş kadınların, %47.6’sı deprasyon, %17.9’unun intihar riski, %63.8’nin travma sonrası stres bozukluğu (TSSB), %18.5’inin alkolün kötüye kullanımı ve %8.9’unun ise maddenin kötüye kullanılması gibi sorunları ağırlık olarak yaşadığını anlattı.
Okray: “Toplumda karı-koca arasına girilmez söylemi doğru değil”
Sunumunda “Ata Sözü ve Deyişlerle Kadına Yönelik Şiddet” olayını anlatan Okray, toplumda genellikle yanlış deyim ve söylemlerin olduğunu belirterek, özellikle deyimlerimizde “karı-koca arasına girilmez” denildiğini, bu söylemin çok yanlış olduğunu ve bunun sonucunda istenmeyen birçok şiddet olayının yaşandığını söyledi.
Türkiye ve dünyadaki bazı ülkelerdeki şiddet içerikli deyimlerden örnekler vererek bu tür kadına yönelik şiddet olayların KKTC’de zaman zaman yaşandığına değinen Okray, bu şiddet olaylarının en aza indirgenmesi için eğitimin önemine vurgu yaptı.
Işıker: “Şiddet uygulayanlar şiddet görenlerdir”
Işıker yapılan araştırmaların sonuçları incelendiğinde, toplumda şiddet uygulayan kişilerin çoğunlukla geçmiş hayatlarında şiddet gören kişiler olduğunu söyledi.
Geçmişte farklı şiddet olaylarına maruz kalan kişileri sahneye alarak yaşamış oldukları olayları anlatarak görsel olarak canlandırmalarını isteyen Işıker, psiko-drama rollerle şiddet gören kişilerin olay sonrasında neler yaşadığını, neler düşündüklerini, uygulanan şiddetin boyutlarını ve meydana getirmiş olduğu travmatik duyguları inceledi. Panel, daha sonra soru ve cevap bölümü ardından son buldu.