LAÜ Akademisyeni Türkeri, “Kanser Oluşumunda Çevresel Faktörler” konusuna değindi
Lefke Avrupa Üniversitesi (LAÜ) Sağlık Bilimleri Fakültesi Beslenme ve Diyetetik Bölümü Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Özge Nur Türkeri, “Kanser Oluşumunda Çevresel Faktörler” konusu üzerine açıklamalarda bulundu.
“Kanser, normal büyüme ve farklılaşmayı sağlayan mekanizmalar üzerindeki kontrolün kaybolması ile değişime uğramış bir hücrenin anormal çoğalması sonucu gelişen bir hastalık olarak tanımlanmaktadır. Yapılan çalışmalar, dünyada ölüm nedenleri arasında ikinci sırada bulunan kanserin, 2030 yılına kadar hızla ilerleyerek birinci sıraya yerleşeceğini öngörmektedir” diyen Türkeri, genetik ve çevresel faktörlerin kanser oluşumunda rol oynamakta olduğunu belirtti. Kalıtım yoluyla kanser meydana gelme olasılığının çevresel faktörlere oranla çok daha az olduğunu ifade eden Türkeri, “Kanser riskini artıran birçok çevresel faktör vardır ancak en önemlileri ve başlıcaları; kimyasallar, radyasyon, beslenme şekilleri, sigara alkol gibi zararlı madde kullanımı, yaşanılan coğrafya, enfeksiyonlar olarak sayılabilir” dedi.
Kimyasal faktörlerden kaynaklanan kanserlerin %70’i naftalin, pestisit, kömür tozu ve egzoz dumanı gibi kimyasallara bağlı oluşmakta
“Kimyasalların kanser riskini artırma durumu kişinin genel sağlık durumundan, kimyasalın türüne, miktarına ve maruz kalma süresine kadar birçok değişkenle yakından ilişkilidir. Kimyasal faktörlerden kaynaklanan kanserlerin %30’u gibi bir oran tütün temelli kimyasala aktif veya pasif maruz kalma ile ortaya çıkarken %70’ i ise naftalin, pestisit, kömür tozu ve egzoz dumanı gibi kimyasallara bağlı oluşmaktadır” diyen Türkeri, sözlerine şöyle devam etti; “Ancak unutulmamalıdır ki, kimyasallara maruz kalındığı fark edildiğinde alınacak önlemler ve kimyasallar ile temasın sonlandırılması kanser oluşumunu durdurmakta birincil etkiye sahiptir.”
Kanser türlerinden özellikle de cilt kanserini tetikleyen diğer bir faktörün de radyasyon yani ultraviyole ışınları olduğunu söyleyen Türkeri, “Yüksek doz X ışınına uzun süre maruz kalan kişiler kanser oluşum risk kapsamında değerlendirilmektedir” dedi.
Yanlış beslenme alışkanlıkları da diğer bir kanser oluşumun nedenlerinden birisidir
“Son yıllarda yanlış beslenme alışkanlıkları da diğer bir kanser oluşumun nedenlerinden birisidir. Fazla miktarda yağ ve yağlı besinlerin tüketimi, yetersiz posa tüketimi, alkol, yüksek ve yakın ateşe maruz kalmış et vb. yiyecek tüketimi, tuzlanmış, tütsülenmiş, dumanlanmış besinlerin fazla tüketimi barsak, meme, mide, yemek borusu kanseri riskini artırdığı bilinmektedir. Bilimsel araştırmalar sağlıklı ve düzenli beslenme alışkanlığı edinmenin ise kanser oluşum riskini azalttığını ve tavsiye edilen düzeyde meyve ve sebze tüketiminin içermiş olduğu antioksidanlar ve posalı yapıları sayesinde çeşitli kanser türlerini önlediğini göstermektedir” diyen Türkeri, ayrıca buna ek olarak aşağıdaki genel tavsiyelere uymak da kanseri önleme noktasında yararlı olacağını sözlerine ekledi;
- Aşırı güneş ışınına maruz kalmama
- Vücut kitle endeksinin düzenli kontrolü
- Alkol ve tütün kullanımını azaltmak
- Düzenli fiziksel aktivite
- 40 yaş üstü meme ve 50 yaş üstü kolon gibi rutin taramaları aksatmamak.